Tarihte ilk fotoğrafı 1826'da, Fransız fizikçi Joseph Niepce çekmiştir. Niepce kara kutu kullanarak görüntüyü fotoğraf camı denilen kurşun-kalay alaşımı özel bir plaka üzerine düşürmeyi başarmıştır. O zaman görüntünün netleşmesi için 8 saat beklemek gerekiyordu. 1839'a gelindiğinde bu süre Louis Daguerre tarafından 20 dakikaya kadar düşürüldü. Daha sonraki yıllarda İngiliz bilim adamı William Fox Talbot fotoğrafı banyo etmenin yeni bir yolunu geliştirdi ve bu dönem fotoğrafçılığın başarı çağı olarak kabul edildi. George Eastman adlı Amerikalı bir mucit, herkesin satın alabilmesi durumunda fotoğrafın büyük bir ticari potansiyelinin olacağını fark etti ve Kodak no. 1 adını verdiği, elde taşınabilen basit bir fotoğraf makinesi üretti. Daha sonraları her geçen yılda teknoloji gelişti ve günümüzde çok gelişmiş makineler bulunmakta.
Her fotoğraf makinesi çeşitli ayar ve düzenekleri ve elektronik devreleri çıkarıldığı takdirde temel olarak ışık geçirmez bir kutudur. Bir fotoğraf makinesinin ön kısımında, resmi çekilen konudan yansıyan ışığın içeri girmesine olanak sağlayan ve genellikle açıklığı değişebilir bir diyaframı olan objektif; arkasında ise, görüntünün kalıcı bir kaydını yapabilen, ışığa duyarlı bir film vardır.
En basitinden en gelişmişine dek bütün fotoğraf makinelerinin dört temel ortak parçası vardır: objektif, diyafram, obtüratör ve vizör.
Konudan (süjeden) gelen ışık önce objektifte toplanır ve odaklanır. Sonra, diyaframdan, yani objektifin içindeki bir diskin ortasından geçerek obtüratöre ulaşır. Fotoğraf makinelerinin çoğunda obtüratör filmin tam önüne yerleştirilmiştir. Obtüratör fotoğraf çekerken belli bir süre açık kalarak objektiften gelen ışığın film üzerine düşmesini sağlar. Vizör makineyi konuya odaklamaya yönelik bir düzenektir.
|